NovaProspekt

Tam Versiyon: Cinlerle uğraştım başıma gelenler korku hikayesi
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
Ben öyle şeyler yaşadım ki Rabbim kimseye yaşatmasın. Uzun zaman psikolojik tedavi gördüm. Yıllarca ilaç kullandım. Ancak hiçbiri fayda etmedi. Beni iyileştiren bir havas hocası oldu. Yaşadıklarımdan bahsedeyim çok uzatmadan. İlk olarak şöyle oldu. Benim ailem köyde yaşıyor. Ben onları ziyaret etmek için köye gitmiştim. Bu arada bunu her sene yapardım. Eksiklerini falan götürürdüm bir süre de kalır kafa dağıtırdım. Yine öyle bir zamandı. Sonra gittim ailemin yanına. Biraz hasbihal ettik falan. Benim başıma bir ağrı girdi. Hiç böyle bir ağrı yaşamamıştım.

Başım çatlayacaktı sanki. “Biraz uzanayım ben.” dedim. Uyumak için odaya girdim. Uyandığımda annemgil yatmıştı çoktan. Gece olmuş. Tuvalete gideyim diye kalktım. Elimi yüzümü yıkadım. Doğruldum aynaya baktım. Kaşımın altında bir çizik fark ettim. Sonra iyice yaklaştım aynaya. O sırada aynada tam tepemde siyah bulut gibi duman gibi bir şey gördüm.

 Yeni kalktığım için göz yanılması herhalde diye düşündüm.
Gözlerimi ovuşturdum tekrar baktım bu sefer hiçbir şey görmedim. Tekrar geldim yatağıma ama uykumu aldığım için mümkün değildi uyuyabilmem. Öylece uzanmış tavana bakıyordum. Bu esnada lambanın sallandığını fark ettim. Etraf karanlıktı ama bir süre sonra gözüm alıştığı için seçebiliyordum bazı şeyleri. Lambanın yavaş yavaş sallandı. Dikkatlice baktım daha da hızlanmaya başladı. Yani o şekilde bir rüzgarın sallaması bile mümkün değil. Sanki biri sallıyordu. Hemen kalktım yatağımdan besmele çektim.

Işığı yaktım. Lamba hareket ediyordu hala. Sonra da yavaşladı ve durdu. Ben çok korktum. Sonra hemen dışarı çıktım dua etmeye başladım. Korkudan bir süre giremedim. Annem uyanmış bu esnada kapı sesine. “Ne oldu oğlum niye buradasın?” dedi.

Korktum da diyemedim tabi.
“Sigara içmeye çıktım. Uyku tutmuyor şimdi.” dedim. Öyle geçiştirdim ama normal şeyler olmadığı kesindi. Bir kaç gün bu şekilde geçtikten sonra ben işlerim var diyerek gitmeye karar verdim. Gidersem bu olanlar son bulur diye düşünüyordum ama öyle olmadı.

Evime gelip kapıyı ilk açtığımda büyük bir şokla karşılaştım zaten. Yani evdeki eşyaların yeri değişmişti. Ben tek yaşıyorum benden başka bu eve giren çıkan yok. İlk aklıma gelen hırsız oldu tabi. Yatak odasına falan baktım. Bir miktar param vardı sakladığım oraya baktım paralar yerinde duruyor. Derin bir nefes aldım ama eve kim girmişti, para almadıysa ne almıştı bilmiyordum. Polisi aradım anlattım. “Şimdilik kayıp bir şeyim yok ama evime biri girmiş.” dedim. Geldiler, baktılar. “Eğer isterseniz parmak izi alalım.” falan dediler. Yalnız uzun süren işlermiş. Sonra evden de bir şey kaybolmadığı için gerek yok dedim.

Evin kilidini değiştirdim sadece. Ondan sonra biraz daha güvende hissettim kendimi. Yine birkaç günde böyle geçti. Sonra bir akşam duş almak için banyoya girdim. Çıktığımda ayna buğuluydu. Sonra elimle buğuyu sildim ama sildiğim kısım simsiyahtı. Yani hiçbir yer gözükmüyordu. Şok oldum tekrar tekrar sildim.
Korkup çıktım yine köyde olanlar geldi aklıma. Dualar okudum. İçeri geçtim. Sonra cesaretimi toplayıp tekrar girdim. Her şey normaldi. Az önce neden simsiyahtı? Aklımı mı yitiriyordum? Deliriyor muydum? Ertesi gün bir psikiyatristten randevu aldım. Bazı ilaçlar yazdı içtim ama ilaçlar sürekli uyku yapıyordu. Sersem gibi dolaşıyordum. Faydasını da göremedim. Aksine geceleri tuhaf tuhaf sesler duyuyordum. Fısıltıya benzer seslerdi. Ancak kulağım tam yanında biri var gibi duyuyordum üstelik. Bazen cam kırılma sesi duyuyordum. Kalkıp baktığımda yerde kırık bardak parçaları görüyordum.

Bir gün uyandım üzerimi değiştirecektim, aynanın önündeydim. Kendime bakıyordum. Ancak o anda aynadaki görüntümün hiç kıpırdamadığını fark ettim. Bana gözlerini dikmiş bakıyordu o şey. İlginç bir şekilde gözleri beni hipnoz ediyordu. Gözlerim kitlendi aynaya. Sonra o görüntü bana “Yaklaş.” dedi. İstemsizce bir iki adım atıp yaklaştım aynaya. Ses tekrar “Yaklaş.” dedi. Elimi kaldırdım. Yavaş yavaş aynaya doğru uzattım. O anda parmağım aynadan içeri girdi. Sanki o bir ayna değil de bir boyut kapısıydı.

Elim aynadan içeri girince kendime geldim.
Sonra çığlık atarak çıktım odadan. Salonda duran kuran vardı. Hemen ona sarıldım. Dualar okumaya başladım. Bir süre bir şey olmadı. O sırada hemen ilaçlarımı içtim. Kendime gelmeye çalıştım. Nefesim kesiliyordu. Daha fazla duramadım zaten, çıktım evden. Bana olanları sorguluyordum sürekli niye bana oluyor neden oluyor çözmeye çalışıyordum. Sonra doktora gittim tekrar tekrar. İlacımı değiştiriyordu veya dozunu artırıyordu ama yok faydası olmuyordu. Galiba doktorluk değil benim işim dedim. Hoca aramaya başladım. Bir iki hocayla görüştüm. Ancak dedikleri çok tatmin etmedi. Güven vermediler. Sonradan iyi bir havas hocası buldum. Sonra o bana bakım yaptı ve sebebini söyledi. Köye giderken arabayla yılan ezmişim ama hiç fark etmedim.

Fark etsem ezer miyim hiç? Yani ben bir canlıya asla zarar veremem. O da yılan suretine giren bir cinmiş. O yüzden musallat olmuşlar bana. “Sen istediğin kadar şehir değiştir, onlar seni bulur. Kaçarak kurtulabileceğin varlıklar değil onlar.” dedi. “Peki nasıl kurtulacağım?” dedim. “Bir cini öldürdüğün için çabucak kurtulman imkansız. Yavaş yavaş olacak.” dedi. Bir muska yazdı. Her hafta gelmemi söyledi para falan da istemedi. İlk hafta çok kötü bir gece geçirdim. Muska boynumdaydı. Ona güveniyordum rahatça uykuya daldım. Ancak rüyamda dehşet verici şeyler gördüm. Yine aynanın önündeydim. Aynadaki kendime bakıyordum ve elimi uzatıp aynanın içine sokuyordum elimi. O esnada aynanın içindeki ben boynumdaki muskadan tutup aynanın içine çekiyordu beni. Bir köpek gibi muskadan çekerek sürüklüyordu. Etraf çok farklıydı. Uzun uzun ağaçlar ormanlık bir yerdi yani. Sisli olduğunu hatırlıyorum bir de. Sürüklendikçe canım inanılmaz yanıyordu. Etrafta bir sürü kişi vardı, hepsi sürüklenişimi izliyordu. Derken bu sürüklenme bitti. Beni bir mezarın başına getirdi. Görüntüsü ise çok korkunç bir hal almıştı. “Kardeşimi öldürdün.” dedi. Sonra da Tuttu boynumdaki muskayı koparıp fırlattı yere. “Bununla mı kurtulacaksın?” bizden dedi. “Allah korur beni.” dedim. Çok sert bir şekilde vurdu bana. Gözümü açtım o anda. Kan ter içindeydim. Elim hemen boynumdaki muskaya gitti. Boynumda yoktu. Işığı açtım baktım etrafa hiçbir yerde yok. Saati umursamadan hocayı aradım. “Yanıma gel.” dedi. Sonra hemen atladım yanına gittim. Bu arada o zaman fark etmemiştim. Hocanın yanına gidince fark ettim. Boynum kıpkırmızıydı.

Her şeyi anlattım.
“Rüyamda böyle şeyler yaşadım, muskayı da orda aldılar benden.” dedim. “Rüya değildi o gördüklerin.” dedi. Muskanın orda kalması hiç iyi bir şey değil. “Muskan o alemde kalırsa ömür boyu kurtulamazsın bu durumdan.” dedi. “Peki ne yapacağız?” dedim. “Gidip alacağız.” dedi. “Eğer seni tek yollarsam bu sefer öldürürler seni. Ben de geleceğim. Sende nerde olduğunu bana tarif edeceksin.” dedi. “Hocam başka yolu yok mu? Yeniden muska yapın, bir şey yapın. Kurtarın beni ne olur.” dedim. “Eğer muskan orda kalmasaydı sorun olmazdı ama istediğin hocaya sor bu durum çok tehlikelidir. İçinde senin bilgilerin yer alıyor bir kere. Cinler onu gördükçe sana kinlenir.” dedi. “Nasıl olacak peki, nasıl gideceğim oraya?” dedim. “Hiç vakit kaybetmeyelim, hemen gidelim.” dedi.

O an ellerim titriyordu. Yani hayatımda ilk kez böyle şeyler yaşıyordum. Hoca bir tane boy aynası getirdi. Bir kap su bir tane de siyah örtü. Mumları yaktı. Örtünün altına girdik. “Kapat gözlerini. Ben aç diyene kadar sakın açma.” dedi. Kapattım. Ancak ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Sonra hoca “Aç gözlerini.” dedi.

Açtım.
Beni getirdikleri yerdeydim. Aynı ormanlık alandı. “Bura mıydı geldiğin yer?” dedi. “Evet.” dedim buraydı. Ancak o gün etrafta bir sürü kişi vardı. Şimdi ise bomboştu. Ya da ben öyle görüyordum. “Çok hızlı olmamız lazım. Nerede olduğunu söyle.” dedi. Baktım etrafa. Tanıdık yerler görünce o tarafa doğru ilerledim. Nihayet beni getirdiği mezarın orayı buldum. Muskamı da gördüm. “İşte burada.” dedim. Tam eğilip alacakken hoca “Dur!” dedi. “Dur, alma onu.” “O benim yazdığım muska değil, tuzak.” dedi. “Buydu hocam ne tuzağı?” dedim. “Değil.” dedi. Mezarın etrafını dolaştı.

“İşte burada.” dedi. Sonra o muskayı aldı. O sırada korkunç bir ses duyduk. Bu sesle beraber hoca bazı dualar okumaya başladı. Sesler kesildi. Kesilince hoca “Kapat gözlerini.” dedi. Kapattım. Bacaklarım titremeye başladı. Ayakta duramıyordum. Bir mide bulantısı ile gözümü açtım. Kaldırdı örtüyü hoca. “İyi misin?” dedi. Elinde muska vardı. “Başardık mı hocam, alabildik mi?” dedim. “Evet.” dedi. Açtı muskayı. “Ben sana yeni bir muska yazacağım. Onu takacaksın. Bunu da bir akarsuya atacaksın.” dedi.

O kadar yaşadığım şeyin yanında bu görev en basitiydi.
Yeni muskayı taktım. Eskisini de bir akarsuya attım. O hafta pek bir yaşamadım. Tam her şey yoluna girdi herhalde diye düşünüyordum ki son gece üstümde siyah bir varlığın baskısı ile uyandım. Tüm gücü ile boğazıma çöküyordu. Hareket edemiyordum. Yani kıpırdayamıyordum bile. Bir süre devam ettikten sonra gitti o şey.

Sonra aradan yarım saat sonra telefonum çaldı. Hoca arıyordu. “Muskanı banyoda unutmuşsun. Hemen onu tak.” dedi. Gerçekten orada unutmuştum. Hemen taktım ve olanları söyledim hocaya. Bundan sonra muskayla yaşamaya alış. Hayatın söz konusu.” dedi. Bende nasıl unutmuştum zaten. Aklım sırrım ermemişti. O son kötü şeyler yaşayışım oldu. Bir daha muskayı asla çıkarmadım. Örneğin tuvalette, banyoda çok durmadım. Muskasız olduğum her an tehlikeli benim içim. Bu yüzden en uzun banyom 20 dakika sürer. Evimde ne kadar ayna varsa kaldırdım. Yani bir yerde ayna varsa asla bakmıyorum. Kafamı çevirip geçiyorum. Çok şükür bir daha bir şey yaşamadım ama bunların etkisini de atlatmam hiç kolay olmadı.
Ağzına sağlık.